Hikâyemiz

Yarım Elma, Koçluk, Eğitim ve Danışmanlık Hizmetleri

Karı koca kafa kafaya, gönül gönüle verdik. Yıllardır hayalini kurduğumuz şirketimizi Şubat 2016’da kurduk.

Fırt diye kendiliğinden oluverdi sanmayın sakın.

“Koçluk, eğitim ve danışmanlık alanında hizmet veren butik bir şirketiz” diyebilmenin ardında ne uykusuz geceler, ne kavgalar, ne korkular, ne kaygılar, ne şüphe etmeler, ne gidip gidip gelmeler, ne hevesler, ne hayaller, ne acı gerçekler var…

Oğlumuz Eren’i (o zamanlar Mert henüz yoktu) uyuttuktan sonra salondaki halının üstüne oturup, gecelerce düşündük. Ne yapmak istediğimiz konusu netti de ‘nasıl’ sorusuna cevap bulmak için hayli mesai harcadık.

Bizden çok daha önce yola çıkmış ve bizim hayli önümüzde olan deneyimli, piyasada tanınmış büyüklerimizle nasıl rekabet edecektik? Farklı ne söyleyecektik? Bizi hiç tanımayan, bizimle daha önce hiç iş yapmamış, nasıl bir iş sonucu çıkardığımızı, çıkaracağımızı bilmeyen şirketler bize nasıl ve neden güveneceklerdi?

Kendimize birkaç motto belirledik:

  • En güçlü özelliğimiz dinlemek olacaktı. Müşterilerimizi öyle iyi dinleyip, onları öyle iyi anlayacaktık ki, hakikaten onları tıpkı bir elmanın diğer yarısı gibi tamamlayacaktık.
  • Aslolan şey müşterimizin faydasına olacak çözümü ona göstermek olacaktı. O çözüm bizde olmasa da ya da bizde olanı almadan önce müşterimizin tamamlaması gereken farklı süreçler varsa, bunları açıkça söyleyecektik. Yani henüz yolu olmayan müşterimize Ferrari satmayacaktık. Kısa vadeli getirilerden uzak duracak, ilişkilerimizi güven zeminine oturtmaya odaklanacaktık.
  • Sadece uzmanı olduğumuz, en iyi sonuçları üretebileceğimiz konularla sınırlı kalacaktık. Sade olacaktık.
  • Meslektaşlarımızla rekabet etmek yerine birlik ve beraberlik içinde hareket edecektik.
  • Bildiklerimizi unutup, bilgimizi tabulaştırmadan, yeniden öğrenmeye hevesli olacaktık.
  • Uzmanlıktan gelen özgüvenle kibir arasında ince bir çizgi olduğunu çok iyi bilip, mütevazılıktan asla ödün vermeyecektik.

“Sen yola çık, yol sana görünür” dememiş mi Mevlana? Biz de bu niyetle yola çıktık.

Yolda çok kıymetli müşterilerimiz oldu. Arkamızda memnun müşteriler bıraktıkça kendimize güvenimiz arttı. Kimi müşterilerimiz nerdeyse birer Yarım Elma elçisine dönüşüp, müşteri portföyümüzü artırmaya gönüllü oldular.

Hatalar da yaptık. Sorumluluğumuzu üstlenip, şapkayı önümüze koyup uzun uzun düşündük. Canımız acısa da şimdiye kadar gittiğimiz eğitimlerden, okuduğumuz kitaplardan daha çok öğrenmemize vesile oldular. Sağ olsunlar.

Yarım Elma’nın 5. Doğum gününü kutlamak üzereyiz. İlk günkü heyecanımızla, coşkumuzla, değerlerimizle devam ediyoruz.

Kendi işini yapmanın getirdiği finansal zorluklar ve aile başına düşen risk alabilme kapasitesi gibi sebeplerden ötürü sevgili Orçun kurumsal hayata dönse de kalbi, duaları, vizyonu ve yaratıcılığı hala bizimle!

Hikâyenin en heyecanlı tarafı ise şu: Neyse onu da karşılıklı çaylarımızı içerken anlatırız…