Çok değil, bundan birkaç yıl önce, Halloween vay efendim Cadılar Bayramı lafları geçtiğinde burun kıvırırdım. “Mhh ne özenti şeyler” derdim. O zamanlar kendi çocuğum yok tabii, atıp tutmak kolay. Çocuk yetiştirmeden tut, aile nasıl olunur, nasıl olmalı…. Her şeyi çok bildiğim yıllar… Cadılar Bayramı tam olarak geçen sene girdi hayatımıza. Büyük oğlum arkadaşlarından duymaya başlamıştı...

Önce Sinem Şal’ın “Bizim Zamanlar”, ardından Ayfer Tunç’un “Osman” romanını okuduktan sonra Leyla Navaro’nun “Haset ve Kıskançlığı” anlattığı TEDx konuşmasını yeniden izledim :) Öyle güzel romanlardı ki ikisi de, yazarlarına karşı duyduğum hissi analiz etmek istedim. Ben de böyle enfes romanlar yazmak istiyorum. Olmayan karakterler yaratmak, onları müthiş bir kurgunun içine yerleşt...

Yıllar evvel Turkcell’de sevgili Yasemin Snaith’den eğitim alıyordum. Nurlar içinde yatsın. “Liderlerin kafası karışık olmaz” demişti. Bugün yaşasaydı, ne derdi, daha yumuşamış olur muydu acaba görüşü? Bilemiyorum. Liderler de insan ve süper güçleri olmadıkları için gayet tabii kafalarının karışabileceğini düşünüyorum ben. Ve elbette ki, tüm çalışmalarımız bu karışıklıkları ortadan...

Suna’nın Elmalı Tariflerinin 5. Bölümünde Sevgili Ozan Kuşçu’yla doğa için bizim elimizden ne gelir diye konuştuk. Kapitalizmden dert yanmak, politikacıları suçlamaktan öteye gidip, kendi etki alanımızda yapabileceklerimizi değerlendirdik. Mızmızlanmayalım da yetişkin tarafımızı çağırıp sorumluluk alalım dedik. Ozan “daha az tüketip, daha fazla üretebilir miyiz” sorusunun peşine düşme...

Üniversite sınavlarında Boğaziçi Üniversitesi’ni kazanamayacağım belliydi. Gene de en üstteki tercihe Boğaziçi Ekonomi yazsam mı diye çok düşünmüştüm. Sınav anında vahiy gelir, vay efendim bir mucize olur, bu fırsatı kaçırmış olmayayım dediydim kendi kendime. Boğaziçi MBA’den red yazısını aldığımda koca kadın olmuştum da gene de oturup zırıl zırıl ağlamıştım. Hayatımda aldığım en güze...

Geçen sene 4. yaşımızı kutlarken bu yazıyı yazmışım. Bu yazıyı yazmamın üzerinden 5-6 hafta sonrasında Türkiye’de ilk corona virüs vakası gözüktü. “Hah bir salgınımız eksikti” diye geçirdim aklımdan. Çünkü Yarım Elma doğduğu andan itibaren öyle olaylara şahit oldu ki… Bombalı saldırılar, darbe girişimleri, referandum, cumhurbaşkanlığı seçimleri, sınır ötesi operasyonlar, döviz kuru harek...

Canım Arzum Akduran kırmadı beni ve ilk podcast konuğum oldu. Dinlemek isteyenler buradan ulaşabilirler. “Canım” dediğime bakmayın. Yıllar evvel koçluk yaptı bana Arzum. Tabii ki çok güvendiğimden, teslim olduğumdan kendimi iyice açtım ona. Ben kendimi açtıkça daha önce tanışmadığım benler çıktı içimden. Hoşlanmadığım, beğenmediğim benler… Normal şartlar altında kimselerin beni öyle g...

Komik yöneticilerin daha fazla kazandığını biliyor muydunuz? Şöyle ki, Harvard Business Review’da yayınlanan bir çalışmada Fabio Sala kırk yılı aşan bir dönem için mizah çalışmalarını derlemiş ve şöyle özetlemiş: “Mizah, beceriyle kullanıldığında yönetim tekerleklerini yağlar. Düşmanlığı azaltır, gerilimi indirir, moral yükseltir ve zor mesajların iletilmesine yardım eder.” Sala ay...

Uzayan toplantılardan içi şişenler burada mı? “Toplantı yapmaktan işimizi yapamıyoruz” cümlesini bizzat kendim de yıllarca söyledim, etrafımdan da çok işittim. Bir taraftan da kimse deli değil. Anlatacak, aktaracak şeyi olduğu için uzuyor o toplantılar. Yalnız gelin görün ki, araştırmalar bize “kavramsal birikmişliğin”, fazla bilginin fikirlerin başarıyla iletilmesini engellediğ...

  Üst düzey yöneticilerden zaman zaman şöyle sorular alıyorum: “Suna, ekibimde çok başarılı, çalışkan bir arkadaş var. Bu arkadaş terfi etmek istiyor. Yalnız terfi etmek istediği koltuk için henüz hazır değil, bence. Gel gör ki, ben şimdi bunu ona söylesem demotive olacak. Belki işten ayrılacak. Çok iyi performans gösteren çalışanımdan olmuş olacağım. Ben bu işin içinden n...